2023 yılı, gençlerin sosyal medya platformlarında geçirdiği zamanın artarak devam etmesi ile birlikte, dijital dünyanın tehlikeleri hakkında ciddi endişeler doğurdu. Son olarak, 14 yaşındaki bir gencin, sosyal medya için video çekme esnasında gerçekleşen bir trajedi, tüm dikkatleri bir kez daha bu konuya çevirdi. Olay, ifade özgürlüğü ve sosyal medya bağımlılığı arasındaki sınırları sorgulatırken, gençlerin aşırı sosyal medya kullanımının nelere yol açabileceğini gözler önüne serdi.
Günümüz gençliğinin büyük bir kısmı, sosyal medya platformlarında var olma isteğiyle dolup taşıyor. TikTok, Instagram ve YouTube gibi platformlar, gençlerin yaratıcı potansiyellerini sergiledikleri alanlar haline geldi. Ancak bu platformlarda yer almak, beraberinde getirdiği sorumlulukları da beraberinde getiriyor. Bazen bu sorumluluklar, gençlerin sağlıklı karar verme yetilerini aşan tehlikeli durumlarla sonuçlanabiliyor.
14 yaşındaki bu genç, hayatının en kötü anlarından birini, sosyal medya için içerik oluşturmaya çalışırken yaşadı. Arkadaşlarıyla birlikte çektikleri bir video sırasında, şaka veya meydan okuma amacıyla bir senaryo oluşturdular. Ancak bu eğlencenin dozajını kaçırmak, durumu oldukça tehlikeli bir hale soktu. Videonun kısa sürede viral olma isteği, adeta onları kontrolsüz bir davranışa yönlendirdi.
Video çekimi sırasında, gençlerin dikkati birkaç saniyeliğine dağıldı. Arkadaşlarından biri, doğru bir şekilde yönlendirilmemesi nedeniyle kurban oldu ve olay bir anda trajediye dönüştü. Bir kaza sonucu, genç arkadaşlarından birini kaybetmekle kalmadı, aynı zamanda hayatı boyunca taşıyacağı büyük bir suçluluk yüküyle karşı karşıya kaldı. Olayın ardından, gencin yaşadığı psikolojik travma ve kaybettiği arkadaşının ailesi üzerinde bıraktığı yıkıcı etkiler, hepimizi derinden sarstı.
Bu talihsiz olay, sosyal medya kullanımının yarattığı riskleri bir kez daha gözler önüne serdi. Aileler ve eğitmenler, gençlerin online dünyanın tehlikeleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarını sağlamak için yanlış bir davranışın kaza ile sonuçlanabileceğini unutmamalı. Ayrıca, bu tür tehlikeli içeriklerin yaratılması ve paylaşılmasının sonuçları hakkında daha fazla farkındalık yaratmak da büyük önem taşıyor.
Özellikle gençlerin, sosyal medyanın sadece eğlenceden ibaret olmadığını ve her bir eylemin sonuçları olabileceğini anlamaları gerekiyor. Yaşanan bu trajedi, ailelerin ve toplumun, gençleri sosyal medya konusunda bilinçlendirme görevini üstlenmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Eğitimciler, gençlerin güvenli bir şekilde sosyal medya kullanmalarını sağlamak için rehberlik etmeli ve bu konudaki farkındalığı artırmalıdır.
Sonuç olarak, sosyal medya dünyası birçok fırsatı beraberinde getirirken, tehlikeleri de unutmamak gerekiyor. Gençlerin dikkatli ve sorumlu bir şekilde sosyal medya platformlarını kullanması, sadece kendileri için değil, çevreleri için de büyük öneme sahiptir. Unutulmamalıdır ki, basit bir video çekimi, hayati bir trajediye dönüşebilir. Bu nedenle, sosyal medyalarımızın sorumlu kullanımı, geleceğimizi güvence altına almak açısından kritik bir konumda yer alıyor.