Ülkemizde her yıl artan orman yangınları, doğal yaşamı tehdit eden diğer çevresel faktörler ve sürdürülebilir orman yönetimi politikalarının gerekliliği doğrultusunda, 2025 yılı itibarıyla ormanlara girişin yasaklandığı iller belirlendi. Bu karar, hem doğayı koruma hem de vatandaşların güvenliğini sağlama amacıyla alındı. Bu yazımızda, ormana giriş yasağının uygulandığı illeri, bu yasakların gerekçelerini ve vatandaşların bu durumdan nasıl etkileneceğini sizlerle paylaşacağız.
2025 yılı itibarıyla Türkiye genelinde ormanlara girişin yasaklandığı iller arasında başta Antalya, Muğla, İzmir, Adana ve Mersin yer alıyor. Bu iller, yoğun orman varlığına sahip olmaları ve yaz aylarında artan sıcaklıklarla birlikte orman yangınlarına karşı yüksek risk taşıdıkları için öncelikli olarak belirlenmiştir. Yangın sezonlarında bu bölgelerde sık sık görülen orman yangınları, hem ekosistem üzerinde büyük olumsuz etkilere yol açmakta hem de sivil güvenliği tehdit etmektedir. Orman illerindeki bu yasaklar, yerel yönetimlerin daha etkin bir biçimde önlem alabilmesi amacıyla hayata geçirilmiştir.
Özellikle yaz aylarında tatil amaçlı kamplama ve doğa yürüyüşü yapmak isteyen vatandaşların dikkatli olması gerektiği hatırlatılmakta. Girişlerin yasaklandığı bölgelerde, orman ekosisteminin korunması ve yangınların önlenmesi adına geniş güvenlik önlemleri alınmaktadır. Bu nedenle, yasak bölgelerde yapılacak herhangi bir girişin hem maddi hem de cezai yaptırımları bulunmaktadır. Vatandaşların ormanlık alanlara giriş yaparken yasakları dikkate alması büyük önem taşımaktadır.
Ormanlara giriş yasaklarının en önemli nedeni, çevresel koruma ve sürdürülebilir orman yönetimi çabalarının bir parçası olarak öne çıkmaktadır. Ülkemizde meydana gelen orman yangınlarının büyük bir kısmı, insan kaynaklı faktörlerden (yangın, çöplük alanları oluşturma, ateş yakma vb.) kaynaklanmaktadır. Bu anlamda, yasakların sıkı bir şekilde uygulanmasıyla birlikte bu tür insan faaliyetlerinin önüne geçilmeye çalışılmaktadır.
Devlet, orman kaynaklarını korumak ve biyoçeşitliliği sürdürmek için çeşitli stratejiler geliştirmektedir. Orman koruma alanları üzerinde yapılan çalışmalar, ekosistemlerin denge içinde kalmasını sağlamakta ve doğal yaşamı tehdit eden unsurlarla mücadele etmektedir. Bu bağlamda, organik tarım ve doğa turizmi gibi alternatif geçim kaynakları, yerel halkın bu yasaklardan olumsuz etkilenmemesi için teşvik edilmektedir.
Bunların yanı sıra, ormanların korunması ile atmosfere yayılan karbondioksit miktarının azaltılması, iklim değişikliğiyle mücadelede büyük önem arz etmektedir. Ormanların yok olması, sadece biyoçeşitlilik kaybına yol açmakla kalmaz, aynı zamanda doğal felaketlerin de artmasına neden olur. Bu nedenle, orman girişlerinin kısıtlanması, gelecekte daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevre yaratma adına atılmış önemli bir adımdır.
Sonuç olarak, 2025 itibarıyla ormana giriş yasaklarının uygulanacağı iller, çevresel korumanın yanı sıra insani güvenliği sağlamayı da amaçlamaktadır. Vatandaşların bu yasaklara uyması, doğanın korunmasının yanı sıra kendi güvenlikleri için de kritik bir öneme sahiptir. Gelecek nesillere daha sağlıklı bir doğa ve çevre bırakmak adına bu tür önlemlerin gerekliliği bir kez daha gözler önüne serilmektedir.