12 Nisan 2023, uluslararası diplomasi açısından kritik bir tarihe işaret ediyor. Amerika Birleşik Devletleri ve İran arasındaki uzun süredir devam eden gergin ilişkileri yumuşatmak amacıyla gerçekleştirilecek olan yüz yüze görüşme, Umman'da yapılacak. Hem Ortadoğu'daki jeopolitik dengeler hem de küresel ekonomik istikrar için büyük önem taşıyan bu buluşma, dünya genelinde dikkatle izleniyor. Peki, bu görüşmelerle neler bekleniyor? ABD ve İran arasındaki ilişkiler neden bu kadar karmaşık? İşte detaylar...
ABD ile İran arasındaki ilişkilerin tarihi, 1979 İran Devrimi’ne kadar uzanıyor. O günden bu yana iki ülke arasındaki diplomatik bağlar kopmuş durumda. Özellikle 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın (JCPOA) ardından yaşanan gerginlikler, ilişkilerin daha patırtılı bir hal almasına neden oldu. 2018'de ABD'nin anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesi, İran'ı nükleer programını genişletmeye teşvik etti ve iki ülkenin ilişkilerinde yeni bir kriz dönemine yol açtı. Son dönemde, özellikle de İran’ın bölgedeki askeri faaliyetleri ve Amerika'nın buna yönelik ekonomik yaptırımları, bu uluslararası ilişkilerin daha da gerginleşmesine neden oldu. Umman’daki bu görüşmeler, iki ülkenin de zamanla kaybedilen güveni yeniden tesis etmeye çalıştığını gösteriyor. Ancak bu süreçte, hiçbir tarafın ön koşul olmaksızın masaya oturmadığına dikkat çekmek gerekiyor.
Umman'daki görüşmelerin muhtemel sonuçları üzerine birçok senaryo yürütülüyor. Tarihi buluşmanın sonucunda, nükleer anlaşmanın yeniden canlandırılması, bölgedeki çatışmaların azalması, Amerika'nın İran'a yönelik yaptırımlarını hafifleterek ekonomik ilişkileri güçlendirmesi, ve her iki ülke arasındaki karşılıklı güvenin artırılması gibi olumlu gelişmeler bekleniyor. Ancak karşıt bir bakış açısına sahip bazı uzmanlar, bu görüşmelerin herhangi somut bir sonuç vermeyebileceğini iddia ediyor. Zira iki tarafın da, özellikle ideolojik farklılıklar ve ulusal çıkarlar açısından pek çok ihtilaflı noktasının olduğu biliniyor. Diğer yandan İran’ın Suriye, Yemen ve Lübnan'daki etkisinin azaltılması ve Amerika'nın bölgedeki askeri varlığı gibi konular, doğrudan müzakere masasında yer bulmayabilir. Bu durum, sürecin eğer tesiri olursa uzun bir zaman diliminde ilerleyeceğini gösteriyor.
Sonuç olarak, 12 Nisan’da gerçekleşecek olan bu görüşmeler, bölgedeki gerginliği yumuşatmak ve uluslararası ilişkilerde yeni bir dönem başlatmak adına büyük bir fırsat sunuyor. Ancak bu durum, sadece iki ülke arasındaki diplomatik ilişkinin tesisi için değil, tüm dünyanın barış ve güvenlik bakımından olumlu bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Görüşmelerin ardından alınacak kararlar, hem yerel hem de uluslararası düzeyde derin yankılar yaratabilir. Tüm gözler, Umman'daki tarihi görüşmenin nihai sonuçlarına çevrildi.