Son yıllarda dünya genelinde Alzheimer hastalığına yakalanan bireylerin sayısında ciddi bir artış gözlemleniyor. Alzheimer, demans türlerinin en yaygın olanıdır ve ileri yaşlarda ortaya çıkma eğilimindedir. Ancak son dönemde, bu hastalığın görülme sıklığının artmasının pek çok nedeni olduğu düşünülüyor. Peki, Alzheimer vakalarının artışının ardındaki sebepler neler? Uzmanlar bu konuda neler söylüyor? İşte detaylar.
Alzheimer vakalarındaki artışın belki de en belirgin sebebi, dünya genelinde yaşlanan nüfusun giderek artması. İnsan ömrünün uzaması, özellikle gelişmiş ülkelerde yaşlı bireylerin sayısının hızla artış göstermesine neden oluyor. 60 yaş ve üzerindeki bireylerde Alzheimer hastalığının görülme olasılığı belirgin şekilde artmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, 2050 yılına kadar 60 yaş üzerindeki dünya populasyonunun 2 milyarın üzerine çıkması bekleniyor. Bu durum, demans vakalarındaki artışla doğru orantılı bir şekilde ilerliyor.
Yaşın, Alzheimer hastalığının en büyük risk faktörlerinden biri olduğu biliniyor. Ailede daha önce Alzheimer vakalarının bulunması gibi genetik faktörler de, bireylerin hastalığa yakalanma riskini artırıyor. Ancak bu durum, yaşlılıkla birlikte birleştiğinde ciddi bir sorun haline dönüşüyor. Dolayısıyla, yaşlanan ve sağlık hizmetlerine erişimin zorlaştığı bir dünyada, Alzheimer vakalarında artış kaçınılmaz hale geliyor.
Bir diğer dikkat çekici faktör ziyaret edilen yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarıdır. Modern yaşam, hareketsiz bir yaşam biçimini, düzensiz beslenmeyi ve stresli bir yaşamı beraberinde getiriyor. Özellikle şekerli, işlenmiş gıdalarla dolu bir diyet, kalp sağlığına zarar veriyor ve dolaylı yoldan Alzheimer riskini artırıyor. Vücudumuzun nasıl beslendiği, genel sağlığımız üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir ve beyin sağlığı da bundan ayrı düşünülemez.
Uzmanlar, Akdeniz tipi beslenme gibi, sebzeler, meyveler, tam tahıllar, zeytinyağı ve Omega-3 yağ asitleri açısından zengin bir diyetin Alzheimer riskini minimize ettiğini vurguluyor. Beslenme biçimindeki değişim, beyin sağlığını korumak için önemlidir. Hareketsizlik de beyin sağlığını olumsuz etkileyen bir diğer faktördür. Egzersiz yapmak, sadece fiziksel sağlığı değil, aynı zamanda zihinsel sağlığı da koruyarak Alzheimer riskini azaltabilir. Bunun yanı sıra, sosyal etkileşimde bulunmanın da beyin sağlığı üzerinde olumlu etkileri olduğu belirtiliyor. Yaşlı bireylerin sosyal aktivitelerde bulunmaları, zihinsel sağlıklarını korumalarına yardımcı olabilir.
Alzheimer vakalarının artışında çevresel faktörler de önemli bir rol oynamaktadır. Kirlilik, toksinler ve zararlı kimyasallar, beyin sağlığını olumsuz etkileyebilir. Özellikle şehirlerde yaşayan bireyler, hava kirliliği ve diğer çevresel faktörlerle daha sık karşılaşırlar. Araştırmalar, hava kirliliğine maruz kalmanın demans riski ile ilişkili olabileceğini göstermektedir. Ayrıca, stres de Alzheimer riskini artıran önemli bir faktördür. Modern yaşamın getirdiği stres unsurları, bireylerin zihinsel sağlığını tehdit ederken, Alzheimer gibi nörolojik hastalıkların ortaya çıkmasını tetikleyebilir.
Sonuç olarak, Alzheimer hastalığına dair vakaların artışında pek çok faktörün etkili olduğu aşikar. Yaşlanan dünya nüfusu, yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve çevresel unsurlar, bu hastalığın yayılımını hızlandıran etkenler arasında yer alıyor. Sağlıklı bir yaşam sürmek, bu hastalıkla mücadele etmede en etkili yöntemlerden biri olarak öne çıkıyor. Sosyal etkileşim, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz ve stres yönetimi gibi önlemler, Alzheimer riskini azaltmada önemli rol oynamaktadır. Doğru bilgilerle farkındalığı artırmak, toplumu bu hastalığa karşı daha bilinçli hale getirmek adına büyük bir gereklilik haline gelmiştir.