Isparta, bu yıl ki zirai don olayı ile tarım alanında beklenmedik bir felaket yaşadı. Tarımın belkemiğini oluşturan elma, gül, kiraz ve kayısı gibi birçok ürün, bu olumsuz hava koşullarının etkisiyle büyük kayıplar verdi. Tarım sektöründe önemli bir yere sahip olan bu ürünlerin hasat döneminde yaşanan zararlar, hem çiftçiler hem de bölge ekonomisi açısından ciddi tehditler barındırıyor. Özellikle son yıllarda iklim değişikliği ve hava koşullarındaki belirsizlikler nedeniyle tarımsal faaliyetlerin daha da zorlaştığı gözlemleniyor. Zirai don olayının ardından tarım uzmanları, çiftçilere çeşitli önerilerde bulunarak, ileride benzer felaketleri önlemek için alınması gereken önlemleri vurguladı.
Zirai don, tarımsal ürünlerin büyüme döneminde yaşanan ani sıcaklık düşüşleri sonucunda meydana gelir. Bu durum, bitkilerin yapısında ve özellikle çiçeklenme döneminde büyük zararlara yol açabilir. Bu tür hava olayları genellikle gece saatlerinde daha fazla görülür; çünkü gün içinde sıcaklık artarken, geceleri ani düşüşler yaşanabilir. Isparta'da bu yıl yaşanan zirai don olayı da tam olarak bu şekilde gerçekleşti. Nisan ayının ortalarında birkaç gün boyunca sıcaklık aniden 0 derecenin altına düştü. Bu durum, tarım alanında büyük bir yıkıma neden oldu.
Bölgede en çok tarımı yapılan ürünlerden biri elma. Elma ağaçlarının çiçek açma dönemine denk gelen bu don olayı, verim kaybını kaçınılmaz hale getirdi. Çiftçiler, elma ağaçlarının çoğunun çiçeklerinin donduğunu ve dolayısıyla hasat döneminde bekledikleri verimi almanın imkansız olduğunu ifade ediyor. Gül tarımı ise Isparta’nın en önemli geçim kaynaklarından bir diğeri. Özellikle gül yağı üretimi için gereken çiçeklerin de don nedeniyle büyük zarar gördüğü bildiriliyor. Kiraz ve kayısı gibi diğer meyvelerde de benzer şekilde çiçeklerin kuruması ve ağaçların yapraklarının dökülmesiyle sonuçlanan ciddi kayıplar yaşandı. Çiftçiler, yaşanan bu kaybın ardından zorlu bir yaz dönemine girmeye hazırlanıyor. Birçok bağ ve bahçe tamamen boş kalabilir.
İlk tespitlere göre, özellikle gül ve elma üreticileri, yıllık gelirlerinin büyük bir kısmını kaybetti. Çiftçilerin durumu iç açıcı değil; çünkü kayıplarını telafi etmek için ihtiyaç duydukları maddi destek, henüz yerel ya da ulusal düzeyde sağlanabilmiş değil. Onlarca yıldır ziraat ile uğraşan bazı çiftçiler, bu durumu karamsarlıkla karşılıyor. Çiftçiler, devletin bu tür olaylara karşı mutlaka bir tedbir planı geliştirmesi gerektiğinin altını çiziyorlar. Ayrıca, iklim değişikliklerinin etkisiyle birlikte, tarımsal üretim üzerinde daha fazla dikkat edilmesi ve uzun vadeli stratejik planlamalar gerekliliği de ifade ediliyor.
Isparta çiftçileri, bu yıl aldığı zararlar nedeniyle yalnızca maddi kayıplar yaşamakla kalmıyor, aynı zamanda ruhsal olarak da büyük bir çöküntü yaşıyorlar. Tarımsal üretim için en uygun koşulların sağlanmasının yanı sıra, çiftçilerin yaşadığı maddi kayıpların giderilmesi için devlet desteklerinin artırılması gerektiği düşünülüyor. Bu bağlamda, uzmanlar tarafından önerilen çözüm önerileri arasında, modern sulama sistemlerinin kullanılması, ağaçların korunumu için özel örtülerin kullanılması ve hava tahmin raporlarının daha doğru ve zamanında çiftçilere ulaşması gibi tedbirler bulunmaktadır. Bütün bu önlemlerin, gelecekte yaşanacak bu tür olumsuz hava koşullarının etkisini en aza indirmesi umuluyor.
Isparta'da yaşanan zirai don felaketi, tarıma dayalı ekonomik yapının ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Çiftçiler, bu süreçte dayanışma içerisinde hareket ederek zararlarını azaltmaya çalışırken, yerel yönetimlerden de aynı tür destekleri bekliyorlar. Bu noktada, hem tarım sektörünün varlığını sürdürebilmesi hem de Isparta’nın ekonomisinin yeniden toparlanabilmesi için mutlaka uzun vadeli stratejilere ihtiyaç vardır. Zirai don gibi iklime bağlı olayların artacağı bu dönemde, tarım politikalarının da bu değişkenliğe göre yeniden şekillendirilmesi gerektiği çeşitli kesimlerden gelen yorumlarla destekleniyor.
Sonuç olarak, Isparta’da meydana gelen zirai don felaketi, tarım ürünlerinin geleceği açısından önemli dersler çıkarmayı gerektiriyor. Çiftçiler ve organizasyonlar, yaşanan bu zor dönemi bir fırsata dönüştürerek, gelecekte benzer durumlara karşı daha hazırlıklı hale gelmeli ve bölgedeki tarımsal üretimi sürdürülebilir kılacak adımlar atmalıdır.