Macaristan'da gündemi sarsan bir gelişme yaşandı. Hükümet, çifte vatandaşların vatandaşlıktan çıkarılmasına yönelik kapsamlı bir tasarıyı meclise sundu. Bu öneri, ülke içinde ve uluslararası alanda büyük tartışmalara neden oldu. Macar hükümeti, bu yolla vatandaşlık müessesesinin daha sağlam temellere oturmasını hedeflediğini savunsa da, muhalefet ve sivil toplum kuruluşları bu durumu insan hakları ihlali olarak nitelendiriyor.
Macar hükümeti, çifte vatandaşlık uygulamasının, özellikle yurt dışında yaşayan Macar vatandaşları arasında getirdiği karmaşadan rahatsızlık duyduğunu belirtiyor. Başbakan Viktor Orbán, çifte vatandaşlığın ülke içinde bazı sosyal ve ekonomik sorunlar yarattığını, bu durumun, ülkenin bütünlüğünü tehlikeye atabileceğini ifade etti. Hükümetin bu tasarısıyla, çifte vatandaşlık statüsünde bulunan kişilerin, vatandaşlık haklarının gerektiği gibi gözden geçirilmesi öngörülüyor. Bu yolla, hükümet, Macar toplumunda 'Macar' kimliğinin daha da güçlenmesini amaçlıyor.
Ancak, eleştirmenler bu tasarının, yurt dışındaki Macar topluluklarını hedef aldığını ve bu kişilerin anavatanlarıyla bağlarını koparacağını savunuyor. Macar diasporası, tarihsel olarak büyük bir öneme sahip. Yarım milyonun üzerinde Macar, çeşitli ülkelerde yaşamlarını sürdürüyor. Bu tasarının, birçok insanın anavatanları ile olan bağlarını zayıflatabileceği endişesi, sosyal medyada gündem olmaya başladı.
Tasarının geçmesi durumunda, çifte vatandaşlık statüsünde bulunan bireylerin vatandaşlıkları, belirli kriterlere bağlı olarak sona erecek. Hükümetin ön gördüğü kriterler arasında, yurt dışında uzun süreli ikamet edenlerin, ekonomik yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin ve suç kaydı bulunanların vatandaşlığa veda etmesi öngörülüyor. Bu durum, yasaların çiğnenmesi halinde, bireylerin sosyal haklarını ve devletten alacakları yardımları da etkileyebilir.
Uluslararası insan hakları organizasyonları ve birçok muhalefet partisi, tasarıya ilişkin sert eleştirilerde bulundu. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), bu uygulamanın, Avrupa'nın temel insan hakları prensipleriyle çeliştiğini ve bireyleri haksız yere cezalandırdığını belirtti. Eleştirmenler, özellikle yurt dışında yaşayan birçok Macarın, bu tasarı nedeniyle geri dönmeyi düşünmeyeceklerini ve uluslararası alanda daha fazla insan kaybına yol açılabileceğini dile getiriyor. Macar hükümetinin, sağladığı fırsatları ve destekleri göz ardı etmemesi gerektiği vurgusu yapılmakta.
Yeşil ve sosyalist partilerin temsilcileri, hükümetin bu tasarısının, uluslararası toplum tarafından nasıl algılandığını ve Türkiye örneğinde olduğu gibi benzer gelişmelerin yaşanabileceğini vurguluyor. Macaristan'da uygulama, 1989'dan bu yana toplum yapısını büyük ölçüde dönüştürmüş olan çifte vatandaşlık uygulamasının sona erdirilmesine neden olabilir. Bu, özellikle tarihsel bağları olan ülkelerle ilişkileri daha da zorlaştırabilir.
Sonuç olarak, Macar hükümetinin çifte vatandaşlık uygulamasına dair sunduğu bu tartışmalı tasarı, yalnızca yurt dışındaki Macar toplulukları için değil, tüm uluslararası alanda önemli sonuçlar doğurabilir. Hükümetin uygulamaları ve kararları, ülkenin geleceği için büyük bir risk oluşturuyor. Her ne kadar hükümet bu durumu pazarlasa da, sosyal adalet ve insan hakları perspektifinden bakıldığında Macaristan'ın tehlikeli bir yola girdiği söylenebilir. Önümüzdeki günlerde, tasarının meclisteki oylaması ve sonuçları merakla bekleniyor.