CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel'in geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği bir etkinlikte yaşadığı saldırı, Türkiye'de büyük yankı uyandırdı. Saldırının ardından, şüphelinin 24 yıl önce gerçekleşen bir gasp olayında da karıştığı ve o dönemde tehditler savurduğu ortaya çıktı. Söz konusu olay, Özel'in maruz kaldığı saldırıyla bağlantılı olarak tekrar gündeme gelince, gasp mağduru olan kişinin anıları gün yüzüne çıktı. Bu olay, toplumda güvenlik endişelerini bir kez daha gündeme getirirken, bireylerin yaşadığı travmaların izlerini nasıl taşıdığını da gözler önüne seriyor.
Özgür Özel’in saldırısına karıştığı iddia edilen şüpheli, 1999 yılında bir gasp suçuna karışmış. O dönemde, mağdur kişinin anlattığına göre, şüpheli gaspa teşebbüs ederken ‘Boğazını keserim’ şeklinde tehditlerde bulunmuş. Bu tür tehditler, o günlerde Türkiye’nin birçok bölgesinde yaşanan benzer suçların artışıyla birlikte endişeleri artırmıştı. Mağdur, o anları şimdi daha iyi hatırladığını ve yaşadığı korkunun yıllar geçtikçe azalmadığını ifade etti. Gasp olayının nasıl gerçekleştiğine dair hatırlamaları, kendisini o günlerde yaşamış olduğu korkunç bir anıyı yeniden yaşamaya itti.
Muhammed A., 1999 yılında yaşadığı bu olay sırasında tüm güven duygusunu kaybettiğini dile getiriyor ve “O gün, hayatımda bir dönüm noktası oldu. Gece saatlerinde meydana gelen bu olayda, şüpheli ve bir arkadaşı tarafından kuşatma altına alındım. Yıllar geçse de, o anki korku ve tehditler aklımdan çıkmıyor” ifadelerini kullanıyor. Durumun tam ciddiyetinin farkında olmadığını belirten mağdur, yaşadığı travmanın insan psikolojisi üzerindeki etkilerini de vurguluyor.
Özgür Özel’in başına gelen olay, Türkiye’de güvenlik konusunda yaşanan sorunları bir kez daha gündeme taşıdı. Sadece bir politician değil, masum insanların da böyle bir şiddet ortamında yaşayabileceği gerçeği, toplumu endişelendiriyor. Bu tür huysuzluklar ve saldırılar, toplumda ciddi bir kaygı yaratırken, bireylerin güvenli bir hayat sürme hedeflerini zorluyor. Herkesin en doğal hakkı olan yaşam güvenliği, farklı bireyler tarafından tehdit ediliyor.
Güvenlik uzmanları, toplumdaki bu tür saldırıların önlenmesi için daha aktif ve etkili bir güvenlik stratejisi oluşturulması gerektiğini savunuyor. "Hukukun gücü, bu tür vakaların önlenmesi konusunda en önemli unsurlardan biri. Bunun yanı sıra, toplumda bir güven duygusunun yeniden inşa edilmesi için işbirliği ve dayanışma hayati önem taşıyor" diyorlar. Uzmanların önerileri arasında, toplum içinde daha fazla eğitim semineri ve bilgilendirme faaliyetlerinin yapılması ön planda yer alıyor.
Özgür Özel’in yaşadığı olay, sadece onun için değil, toplumda birçok kişi için de bir uyanma çağrısı niteliği taşıyor. Nitekim, bu tür olayların yaşanmaması için hem bireylerin hem de devletin üzerlerine düşeni yapmaları elzem. Olumsuz deneyimlerin, poliçe güvenliği konusunda atılacak adımlar için büyük birer ders olacağına inanmak gerekiyor. Özgür Özel’in saldırıya uğraması, sadece bir bireyin başına gelen talihsiz bir durum değil; aynı zamanda tüm toplum için bir güvenlik alarmıdır.
Sonuç olarak, yaşanan bu olay, güvenlik algısının yeniden sorgulanmasına yol açarken, bireylerin yaşadığı korkuların da zamanla kaybolmadığını gösteriyor. Mahallede, sokakta yaşayabilen tehlikeler, günlük hayatın bir parçası olmak zorunda değildir. Her bir vatandaşın Türkiye’nin güvenli bir ortamda yaşaması için toplum olarak el birliğiyle çalışma yapması gerekiyor.