Hayat, her anında karşımıza farklı zorluklar çıkarabilir; ama hiç şüphesiz en acı kayıplar, sevdiklerimizi kaybettiğimizde yaşadığımızdır. Genç yaşta bir arkadaşını kaybeden 23 yaşındaki Elif, yaşadığı bu ağır kayıptan sonra, hem duygusal olarak sarsıldı hem de dostunun anısını yaşatmak için bir yolculuğa çıkmaya karar verdi. Bu yolculuk, Elif’in arkadaşlık bağlarının ne denli güçlü olduğunu gösterirken, aynı zamanda bir iyileşme süreci haline de geldi.
Elif’in en yakın arkadaşı Leyla, birkaç ay önce ani bir hastalık nedeniyle hayatını kaybetti. Elif, hem duygusal olarak derin bir boşluk hissetti hem de Leyla’nın etrafında geçen tüm anıları yeniden yaşadı. "Leyla ile geçirdiğimiz her an, şimdi hatıralarımda canlanıyor," diyen Elif, arkadaşının kaybının ardından geçen zaman diliminde hissettiği duyguları şu şekilde ifade ediyor: "İlk başlarda bu durumu kabullenmek benim için çok zor oldu. Gözlerimin önünde Leyla’yı bir daha göremeyeceğimi düşünmek bile beni yıkıyordu." Bu derin acı, Elif’in hayatında büyük bir değişim yaratmasına neden oldu ve onu dönüştüren duygusal bir yolculuğa itmekten başka bir işe yaramadı.
Elif, Leyla’nın anısını yaşatmak ve bu süreçte kendini iyileştirmek amacıyla “Leyla’nın Işığı” adında bir sosyal proje başlattı. Bu proje aracılığıyla kaybedilen dostlarını anmak isteyen gençlere bir platform sunmayı hedefliyor. Elif, “Dostluk bağları, yaşamın en kıymetli parçalarından biridir. Leyla’nın anısını yaşatmak, hem ona olan sevgimi ifade etmek hem de bu acıyı paylaşmak açısından benim için çok önemli,” diye belirtiyor. Proje kapsamında gençler, kendi kayıplarını anmak ve bununla başa çıkmak adına çeşitli etkinlikler düzenleyerek birbirlerine destek olmayı amaçlıyor. Elif, bu projenin heyecanıyla dolu ve Leyla’nın hayatına dokunduğu tüm anıları yeniden paylaşma isteğiyle dolup taşıyor.
Elif’in başlattığı bu sosyal sorumluluk projesi, yalnızca acılarını paylaşmakla kalmayıp, aynı zamanda kaybın üstesinden gelmenin yollarını arayan birçok genç için de ilham kaynağı oldu. Geride bırakılan dostların anısını yaşatmanın önemine dikkat çekmek için “Leyla’nın Işığı” projesine katılanlar, Leyla ile kurdukları bağları yeniden tasarlıyor, artık bu dostluğu ve hatıraları daha canlı ve anlam dolu bir şekilde yeniden yaşama fırsatı buluyorlar. Bu deneyim, kayıplarının yükümlülüğü ile yüzleşerek kabullenmeyi ve iyileşmeyi hedefliyor.
Destek bulmanın yanı sıra, Elif’in bu projesi ile birlikte birçok insan bir araya gelerek duygusal etkileşimini artırabilen paylaşımlar yapıyor. “Aynı acıyı paylaşan birçok insanı tanıyorum ve bu kişilerle bir araya gelmek beni çok mutlu ediyor,” diyen Elif, düzenledikleri anma etkinliklerinde birbirlerine destek olmanın verdiği gücü her seferinde daha da çok hissediyor.
Elif, Leyla’nın anısını yaşatmanın yanı sıra, kendi iyileşme sürecini de sağlıklı bir şekilde ilerletmeye çalışıyor. Bu süreçte zaman zaman terapi almanın ve destek gruplarına katılmanın kendisi için ne kadar faydalı olduğunu vurguluyor. “Kayıplarımızla yüzleşebilmek ve onlarla birlikte hoşgörülü bir şekilde ilerleyebilmek gerçekten zorlayıcı ama aynı zamanda o kadar ödüllendirici ki,” diyor Elif. Acının yanı sıra, bu süreçte Elif, yeni bağlantılar kurarak ve açılmayı öğrenerek hayatına yeni bir bakış açısı kazandırdığını fark etti.
Aslında, kaybettiğimiz her dost, bizi derin bir şekilde etkilerken, aynı zamanda hayatımızda kalan izlerin de ne kadar kıymetli olduğunu bize hatırlatıyor. Elif’in hikayesi, sadece Leyla’nın anısını yaşatmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumu kayıplarına sahip çıkmaya, acıları paylaşmaya ve birbirimizi desteklemeye yönlendiriyor.
Elif, bu sürecin sonunda, Leyla’nın anısının yalnızca kendisine değil, tüm gençlere ilham vermesini umuyor. “Artık daha güçlü hissediyorum. Leyla’nın kaybı hayatımın bir parçası ama onu anarken yaşadığım duygular da beni daha iyi bir insan haline getiriyor,” diyerek bu hikayenin başka kayıplar yaşayan gençlere umut olacağını dile getiriyor. Elif, “Kim bilir, belki de Leyla’nın ışığı, birçok gönle ulaşarak, başka birine daha ışık olacaktır,” şeklinde bitiyor sözlerini.